Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekildiği nokta tartışmalı bir konudur. Resmi olarak Osmanlı Devleti’nin varlığı 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla son bulmuştur. Ancak bazı tarihçilere göre Osmanlı Devleti fiilen 1922 yılında değil, daha önce yok sayılmıştır. Bu tarihçilere göre, 3 Mart 1924’te kabul edilen ve Osmanlı Hilafeti’nin kaldırılmasını öngören bir yasa ile Osmanlı Devleti’nin gerçek anlamda sona erdiği düşünülmektedir.
Osmanlı Devleti’nin fiilen yok sayıldığı tarih konusundaki bu çelişki, tarihsel süreci karmaşık hale getirmektedir. Osmanlı Devleti’nin 1922’de mi yoksa 1924’te mi fiilen sona erdiği konusunda farklı görüşler dile getirilmektedir. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinin karmaşıklığını ve donemsel belirsizliğini ortaya koymaktadır.
Osmanlı Devleti’nin fiilen yok sayıldığı tarihin belirsizliği, tarihsel kaynaklardaki çeşitli belgelerin farklı yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Bazı tarihçiler Osmanlı Devleti’nin resmi olarak sona erdiği 1922 tarihine vurgu yaparken, diğerleri ise Osmanlı Hilafeti’nin kaldırılmasıyla tam anlamıyla sona erdiğini savunmaktadır. Bu durum, tarihsel vakaların açıklığa kavuşturulması açısından önemli bir konudur.
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’nin fiilen yok sayıldığı tarih konusundaki belirsizlik, tarihçiler arasında devam eden bir tartışma konusu olmaya devam edecektir. Her iki tarih de Osmanlı Devleti’nin sonunu temsil etmektedir ancak hangi tarihin gerçek anlamda Osmanlı Devleti’nin fiilen sonu olduğu konusunda farklı görüşler dile getirilmektedir. Osmanlı Devleti’nin tarihsel süreci, son dönemlerindeki belirsizlik ve karmaşıklıkla birlikte incelendiğinde, fiilen yok sayılmasının ne zaman gerçekleştiğine dair kesin bir tarih belirlemek oldukça zor olmaktadır.
Mondros Mütarekesi ve işgal süreci
Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan ateşkes antlaşmasıdır. Bu antlaşma, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanmış olup I. Dünya Savaşı’nın sona erdiği tarihi temsil eder. Anlaşma, Osmanlı Devleti’nin işgal altındaki bölgelerinde düşman kuvvetlerine ve donanmalarına serbestçe dolaşma hakkı tanımıştır.
Mondros Mütarekesi’nin ardından işgal süreci başlamıştır. İtilaf Devletleri, antlaşmanın maddelerini ihlal ederek İstanbul’u işgal etmiş ve Osmanlı Devleti’nin kalan topraklarını işgal etmeye başlamışlardır. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin çözülme sürecini hızlandırmış ve ulusal direniş hareketlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
- I. Dünya Savaşı’nın bitişi
- Mondros Mütarekesi’nin imzalanması
- İstanbul’un işgali
- Osmanlı topraklarının işgal edilmesi
- Ulusal direniş hareketlerinin başlaması
İzmir Suikasti ve sonrasındaki olaylar
İzmir Suikasti, 17 Ocak 2022 tarihinde Ege Üniversitesi’nde gerçekleşti. Suikast sonucu üniversitenin rektörü Ali Akdoğan hayatını kaybetti. Olayın ardından yaşananlar ise büyük bir şok etkisi yarattı.
Türkiye genelinde olay büyük yankı uyandırırken, güvenlik güçleri hızla harekete geçti ve faili yakalamak için geniş çaplı bir operasyon başlattı. Olayın terör örgütleriyle bağlantısı olup olmadığı ise henüz netlik kazanmamış durumda.
İzmir Suikasti’nin ardından üniversite camiası, öğrenciler ve öğretim üyeleri büyük bir üzüntü içinde toplandı. Akdoğan’ın ani ve acı dolu ölümü herkesi derinden sarsarken, üniversiteye olan güvenin sarsılmasına neden oldu.
- İzmir Suikasti sonrasında güvenlik önlemleri arttırıldı.
- Polis ekipleri, olayın detaylarını aydınlatmak için çalışmalarını sürdürüyor.
- Halk ise olayın ardından tedirgin bir bekleyiş içinde.
Olayın arka planı ve detayları hakkında ise henüz net bir bilgi bulunmamakla birlikte, Türkiye genelinde terörle mücadele kapsamında alınacak önlemler de tartışma konusu haline gelmiş durumda.
TBMM’in kuruluşu ve Anakra’nın başıkent ilan edilmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da kuruldu. TBMM’nin kuruluşu, Türkiye’nin bağımsızlığı için önemli bir adım olarak kabul edilir. Kurtuluş Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, TBMM Ankara’nın yeni başkent ilan edilmesiyle büyük bir öneme sahip oldu. Ankara’nın başkent ilan edilmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından gerçekleşti.
- Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki TBMM, bağımsızlık mücadelesinde önemli kararlar aldı.
- Ankara’nın başkent ilan edilmesi, İstanbul’un işgal altında olması nedeniyle stratejik bir hamle olarak görüldü.
- TBMM’nin kurulması ve Ankara’nın başkent ilan edilmesi, Türkiye’nin milli birlik ve bağımsızlık mücadelesinde dönüm noktaları olarak kabul edilir.
Ankara’nın başkent ilan edilmesiyle birlikte, şehir hızla gelişmeye başladı. TBMM’nin kuruluşu ve Ankara’nın başkent olması, Türkiye’nin tarihinde önemli bir yer tutar ve ülkenin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Bu nedenle, TBMM’nin kuruluşu ve Ankara’nın başkent ilan edilmesi, Türk milleti için büyük bir gurur kaynağıdır.
‘Lozan Antlaşması’nın imzalanması’
Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti ile Müttefik Devletler arasında imzalanan önemli bir antlaşmadır. Antlaşma, I. Dünya Savaşı sonrası yapılan antlaşmalar arasında en önemlilerinden birisidir. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması, Türkiye’nin uluslararası alanda kabul görmesini sağlamış ve Türkiye’nin bağımsızlığını güvence altına almıştır.
Antlaşmanın imzalanması sürecinde çok çetin müzakereler ve pazarlıklar yaşanmıştır. Türk heyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, ülkenin çıkarlarını en iyi şekilde savunmak için büyük çaba sarf etmiştir. Nihayetinde, Lozan Antlaşması imzalanmış ve Türkiye’nin sınırları kabul edilmiştir.
- Lozan Antlaşması’nda Türkiye’nin sınırları belirlenmiştir.
- Türk vatandaşlarının hakları ve azınlıkların korunması konuları ele alınmıştır.
- Ekonomik konular ve savaş tazminatları da antlaşma kapsamında düzenlenmiştir.
Lozan Antlaşması’nın imzalanması, Türkiye için bir dönüm noktası olmuş ve ülkenin uluslararası alanda saygınlığını artırmıştır. Antlaşma, Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini güçlendirmiş ve gelecek nesillere miras olarak bırakılmıştır.
Saltanatın kaldırılması ve Halifeliğin kaldırılması.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasını öngören yasa tasarısını Meclise sunmuştur. Bu tasarı kabul edilerek Osmanlı Hanedanı’nın saltanatı sona erdirilmiştir. Böylece Türkiye’de monarşi yerine cumhuriyet rejimi benimsenmiştir.
Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen reformlar kapsamında, 3 Mart 1924’te de Halifeliğin kaldırılması kararı alınmıştır. Halifelik makamı, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte tartışmalı bir konu haline gelmiştir ve Cumhuriyet’in ilanı ile resmen sona erdirilmiştir.
- Saltanatın kaldırılmasıyla birlikte Osmanlı hanedanı üyeleri sürgüne gönderilmiştir.
- Halifelik makamının kaldırılmasıyla dini ve siyasi otoritenin ayrılması sağlanmıştır.
- Atatürk, cumhuriyetin ve laikliğin temellerini daha da sağlamlaştırmak amacıyla bu adımları atmıştır.
Saltanatın kaldırılması ve Halifeliğin kaldırılması, Türkiye’nin modernleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu adımlar, ülkenin çağdaş ve laik bir yapıya kavuşmasında etkili olmuştur.
Bu konu Osmanlı Devleti fiilen ne zaman yok sayıldı? hakkındaydı, daha fazla bilgiye ulaşmak için Osmanlı Devleti Hangi Gelişme Ile Fiilen Sona Ermiştir? sayfasını ziyaret edebilirsiniz.